28.12.2012

Anilar ve yeni yil

Bugun bir TED Talk seyrettim hayatim degisti diyemem ama cok etkilendim, duygulandim, dusundum, anladim ve agladim.

Bu TED Talk'ta bir baba 15 yil once bir is icin ailece geldikleri New York'ta kizinin birinci yas gununde kizi kucaginda resim cektiriyor. 2 yasinda tesadufen yine New York'a gidiyorlar ve yine ayni kosede (57nci sokak ve 5inci caddede) birlikte kiz babasinin kucaginda birlikte resim cektiriyorlar. 3. yil anne diyor ki baba kiz New York'a bir gezi yapin ve yine gidiyorlar yine ayni kosede resim cektiriyorlar. Bu bir gelenek haline geliyor ve 15 yil boyunca her sene ayni noktada birlikte ayni pozisyonda resim cektiriyor. Baba diyor ki baskalarindan yardim isteyin ve resminizi cektirin, kimse fotograf makinanizi calmaz (Chevy Chase'in filminde oldugu gibi, hani bunlar Paris'e gider ailecek resim cektirmek ister, Fransiz yardim edecektir, ayakkabilarini cikarttiri hepsinin, havuza sokar ve makinayi alir kacar) ve kimse size hayir demez. Bu bir evrensel kuraldir. (Hele bir Japonsa).

Artik kizi kocaman olmustur Steven Addis'in, 15 yilin sonunda yakinda O babasini kucagina alacak gibidir. Steven Addis'in bu kisa konusmanin sonunda bize vermek istedigi mesaj ise cok basit, anilar biriktirin, cocugunuzla birlikte yaptiginiz ve bunlari iple cekeceginiz ozel seyler olsun bunlar. Hayatta biriktirdigniz en onemli seyler anilariniz ve bunlarin kiymetini bilin bunlardan cok sey ogreneceksiniz.



Tam Orkan bana bu videodan bahsederken eve UPS geldi, Deniz'e ve Orkan'a aldigim yilbasi hediyesi kitaplarini getirdi ve de baska bir paket de Deniz'in Istanbul'daki halasindan vardi paketlerin arasinda Orkan ve Deniz icin. Kitabin adi 88 Great Daddy Daughter Dates. Arkasinda soyle yaziyor kitabin. O sizin hep kiziniz olacak, ama kisa bir sure icin kucuk kiziniz olacak. Bunu ozel zamanlar yapin.

Herkese cocuklarinizla ya da cocugunuz gibi sevdiginiz yakinlarinizla mutlu anilarla dolu, saglikli bir yil dilerim. Her ufak anin kiymetini bilmek dilegiyle...

Peace On Earth

18.12.2012

Kanayan kalp ve buyumenin verdigi dayanilmaz aci

Deniz nezle oldu, 4 gundur nefes alamiyor, gunduzleri burnu saril saril akarken geceleri uykusunda rahatsiz ediyor, agliyor, uyaniyor bu aksam da oksurmekten kustu. Cok uzuluyorum. Gecen yil ilk kez alti pisik oldugunda, ilk kez nezle oldugunda, gozu konjiktivite olup yavru kediler gibi yapis yapis kapandiginda da cok uzulup, aglamistim. Etrafimdakiler bunlarin cok dogal oldugunu hasta olamdan cocugun buyumeyecegini soylemislerdi. Biliyorum bunlar olacak tipki, benim nezle, sinuzit olmam, gece burnumun genzime akmasindan basimi yuksek tutmadigim icin giciktan oksurmem gibi. Ama iste bebek olunca cocuk olunca hele kendi bebegin olunca cok uzuluyorsun, merak ediyorsun, uyku tutmuyor, aklin kaliyor. Gun boyu bacagina yapistigi icin sikildigindan utaniyorsun, yemek yemedi hem de yemeyip yemekle oynayip oraya buraya sacti diye kizdigindan utaniyorsun, gece kendi uyuyamayip seni de uyutmadigi icin soylenip kizdigindan utaniyor kendi kendine soz veriyorsun Allahim iyilessin bir daha kizmayacagim diye ve yine zaman geciyor unutuyorsun.

4 gun once bu ulkede bir okulda 6-7 yaslarinda 20 cocuk silahli saldiri sonucu olduruldu. Bir dolu cocuk da buna sahit oldu. Beynimi, gozlerimi uyusturan bir olay dusundukce. Okula sabah cocugunu yolluyorsun, opuyor kokluyorsun ve eve haber geliyor cocugunuz oldu. Vuruldu. Okulda. Bir genc cocuk tarafindan. Sebepsiz. Ne yaparsin? Terliklerinle mi firlarsin, uzerinde bornozun varsa onunla mi gidersin? Ben hep bunlari dusunurdum eskiden. Cok trajik bir durumda gazetecilerle konusan saclari, makyajlari yapili insanlari dusunur nasil oalbilir derdim. Bu zamanda bunu nasil dusunmus, nasil vakit ya da guc bulmus. Cok sacma ama dusunurdum. Gecen hafta da olen minik kizlardan birinin babasi basin aciklamasina cikti, perisandi perisan ama uzerinde takim elbisesi vardi ve kravati. Sacini taramis sanirim. Belki de babaya birisi giydirmisti dolabindan cikardigi takim elbisesini, sacini taramis oyle yollamisti gazetecilerin onune. Annesi haberi aldiginda okula gitmis boynunda kirmizi atkisi vardi. Gozume bunlar carpti. Hava soguktu evden cikarken can havliyle paltosunun uzerindeki atkisini da kapmisti ve O da perisandi. Sonra dusundum insaniz hepimiz, usuyoruz ve bir dolu insani sey iste.

Tam Deniz'in oksurugune uzulurken twitterda bir blog gordum Berrasu isimli 4 yasindaki bir bebegin losemi tarzi bir hastaliga yakalandigi ile ilgili. Annesi feryat ediyordu :"Ben ona hangi aktiviteleri yaptiracagim, nasil yetistirecegim derken kuzum bu hastaliga yakalandi, kolunda damar yolu ile kucuck hasta yataginda yatiyor" Neden? diye. Nasil dayanacagim?" diye agliyordu, gozlerinde yas kalmamis. Sonra bu habere bir yorum yazani gordum, "Bizim istedigimiz ugrastigimiz hersey simariklik" diye.

 Evet oyle. Simarigiz biz, hepimiz, bircogumuz. Ben sacimi boyayamadim diye uzulurken, evim oyuncaklardan dagildi diye kizarken. Cocuga istedigim seyleri alamadim derken. Yemegini yemiyor, deliksiz uyumuyor diye sikayet ederken hepsinde hepsinde simariklik yapiyorum. Bu aksam bir tokat gibi patladi suratimda gunlerdir icimde biriktirdiklerim. Utanmanin otesine gectim artik ben kendimden. Butun aktivitelerin, oyuncaklarin, giyimlerin kusamlarin, dogumgunu partilerinin hepsi cani cehenneme sadece sikica sarilip sukretmek istiyorum. O'nu sevmek, opmek, guldurmek, kosmak.

Umarim yine unutmam. Butun bebeklere, cocuklara Allah sifa versin bir an once, en buyuk dilegim bu yeni yildan. Anneligin en zor kismi, igneyle kuyu kazmak degil, bitmeyen endise, icinden cosan sevgi seliyle birlikte kalbinin ince ince akmasi surekli, her saniye aklinin bir kosesinde en iyi zamaninda, en kotu zamaninda umutsuz asiklar gibi O'nun olmasi. Buyuyecekler, kendi nezlelerinin sumuklerini kendileri silecek, kusmuklarini temizleyecekler, gazlari geldiginde cikaracaklar. Ama annelerinin akillarindan hic cikmayacaklar. Yine biraz once bir anne arkadasim Facebook'tan sunu yazmis gunun anlam ve onemini daha baska birsey aciklayamazdi benim icin, iyi geldi sagol Semra.
"Making the decision to have a child-It's momentous. 
It is to decide forever to have your heart go walking around outside your body"- Elizabeth Stone
 
 
 


26.11.2012

Su uyur cocuk uyumaz bizim istedigimiz saatte

Tam kafamda cocukla uzun ucak seyahatine cikarken neler yapmali yapmamali diye birseyler yazamak varken Huffington Post'ta yeni dogan annelere tavsiyeler kivaminda bir yazi buldum. Sanki benim icin yazilmis. Demek ki hepimizin ortak bir dolu seyleri var ozellikle de ilk bir yilda. Uykusuzluk en buyuk sorun.
Neden bebekler uyumaz diye sorarken hatta da biraz sikayet ederken 8 yasinda oglu olan bir baba arkadasim bebekler uyur sadece bizim uyudugumuz saatlerde degil dedi. Cok dogru. Ortalama 14 saat uyuyan bebekler 5'te yatip 5'te kalkinca pek de bizim uyudugumuz saatlere denk gelmiyor uyku saatleri. Eh biraz rahatladim o zaman, uykusuzlugum cok gecmese de bebeklerle gecen zorlu donemlerde etrafindaki insanlar ve hatta sokaktaki herhangi bir kisiden bile umutlu, senin hayatinin benzeri bir deneyim duymak cok rahatlatiyor yeni anneyi. Sizinki de mi uyumuyor, ay bizimki de cok istahsiz, cok gazli... gibi seylerin ortak olmasi dunyanin en guzel sozleri gibi geliyor bir sure insana. Seyahat etmeden bir dolu kisi bana yeni dogmus bir bebekle seyahat etmenin kolay oldugu hele bir yurusun o zaman zorlasir keyfini cikarlarla ilk sene bayagi bir cesaret verdi bize.

Deniz 40 gunlukken ilk kez yaptigimiz 11 saatlik yolculuk cok rahat gecti diyebilirim. Yemek yemek disinda ucaktaki besikte hep uyudu.Biz yemek yedik, birkac film bile seyrettik o zaman muhtesem oldgunu bilemedigim zor zannetigim gunlerde. Donuste 4 aylikti biraz daha bilincli ve hareketli olsa da yine fena degildi. Bu yazsonu 1 yasindaki yolculuk biraz daha zordu, ucaktaki bir yolcu teyze bize uzulup yarim saat kadar dolastirdi Deniz'i ve bizi rahatlatti. Donuste ise Deniz ve ben yalnizdik.. Endiselerim vardi ama cok yersiz oldugunu Ipad bana ispat etti 11 saatlik bu yolculuk boyunca.

Yanimizda 6 torun sahibi amcayla cok ahbap olduk, kitabini okumasina izin vermeyip hatta onu sahiplendik. Ipadde 4-5 saatin sonunda bir hayli mide bulandirici hayvan ve sarkilardan olusan uygulamalari bir sure gormeme karari aldik.

Bebekle ucakta uzun yola gideceklere sunlari oneriyorum.

* Bebeginiz yurumeye baslamissa uzun yola gitmeyin, evinizde oturun.
*Gidecekseniz mutlaka koca, kaynana ya da  annenizi de alin.
*Bunun icin yilboyu mil biriktirmeniz gerekiyorsa bile yemeyin icmeyin ama milleri biriktirin.
*Bir Ipad edinin. Cocuguma elektronik vermeyecegim yemini keisnlikle bozuluyor, ucakta hersey mubah.
*Yan koltugunuzdaki kisiyle iyi gecinin, siki dost olun, mumkunse torunu olan birisini bulun.
*Okudugum blogda kol koyma yeri benimkinde ise pencerenin storu Deniz 5-6 saat oyaladi. Yuzlerde kez ac ve kapalar sayesinde cok cok eglendik, ozellikle uyurken gozlerine gunes isigi giren yolcular.
*Ucakta yemek yiyeceginizi saniyorsaniz yaniliyorsunuz. Yemek yiyin oyle binin.
*Tuvalete bebek slingde asiliyken nasil giriliri ogrenmeden asla ucaga binmeyin, birkac gun onceden bebegi asin slinge ve buzdolabinin icine oturma talimi yapin.
*Mutlaka ve mutlaka sling-kanguru edinin, otururken bebegin daha sakin durmasina yardimci oluyor.
Benim son 15 ayda hayatimin kaymamasina sebeptir.

27.09.2012

Growing pains 101

Ben gercekten anneligin boyle zor oldugunu bilmiyordum. Her gecen gun de sasiriyorum aslinda sasiriyorum da uzerinde dusunmeye firsat bile bulamiyorum.
Deniz'in dogdugu ilk gunlerde o gunlerin hayatimin en zor gunleri oldugunu dusunurken, bugunlerin o gunlerden daha zor olduguna karar verdim. Yeni dogmus bebekle yasamak ne kadar da kolaymis yahu.

Bodrum'da kafes arkasinda bir guzel
Deniz dogumgununde yurumeye basladi ama evi tavaf etmiyordu o zaman pek cesareti yoktu, emekleme ve tirmanma seklindeydi aktiviteleri, ne olduysa Istanbul'a ayak basrigimiz andan itibaren oldu. Hayatimiz bir daha geri gelmemek uzere degisti. Yuruyen bebek, aglayan ve gazli bebekten cok daha zormus sevgili anne olmayi dusunen ve kesinlikle birkac kere daha dusunmesi gereken anne adayi.

Bodrum'daki on gunu canta topa bosalt, denize sok, cikart, ust degistir Alt degistir, dusa sok, kendin gir cik, yedir, sil, krem sur, sapka takla gecirdikten sonra burada evin 4 odadi 3 balkonu 2 tuvaletini, her gun  ivir ziviri cicegi cicileyen Deniz'le gecirmenin zorlugunu kelimelere dahi dokemeyecek kadar dumur vaziyetteyim. Sanirim boylesi daha iyi, jeton tam dusmeden gunler geciyor. Biraz otomatige baglayarak, oyle bos bos bakip, her cektigi yere giderek, mor gozaltlarim ve cokuk avurtlarimla takiliyorum bugunlerde.

Deniz'in keyfi iyi, etrafindaki insanlara dedigink yaptirtarak hayati taniyor. Dolaniyor dolaniyor dolaniyor, bense kafasini patlatmadan bugunleri gecirmenin derdindeyim. Mutlu, saglikli ve neseli olsun ama gec anne olmaktan dolayi da hayiflaiyorum  zira enerji ve sabir yasla birlikte azaliyormus onu da aci bir gercek olarak ogrendik.

Aksamlari dilimiz disarida kanapeye atmis olarak buluyoruz kendimizi, gunler geciyor geciyor ama gunun sonunda mutlu ve umutlu bir anneyim.


21.08.2012

Bu da gecer, neler neler gecmedi ki?*

Gecen sene bugunlerde, onundeki bir haftayi degil, ertesi gunu goremeyecek kadar karamsar, uykusuz, sikintili olan kendimi hatirladim bugun. Deniz 5 gunluktu gecen yil bugun. O bize biz ona alismaya calisiyorduk. Ben mutfakta muzik acmis, tek basima pompayla sut cekerken, elimdeki gunluge bir mutlu bir kizgin aglaya aglaya notlar yazarken, gunun temiz bir 3-4 saatini telefonda nufus kagidi, pasaport, ucak bileti gibi seylerle gecirirken, annemi ve Orkan'i sonu gelmeyen sacmaliklarla didik didik didiklerken bugunun gelecegini gercekten hic dusunmemistim. Bir de ayni zamanlarda yuz bilmem kac yildir olmayan bir deprem ile korkunc bir firtina da oldu buralarda camlarin cervelerin uctugu, her yerin kapandigi. Tek dusundugum bir an once, hemen, yarin Turkiye'ye gidelim. Kendimi burada yalniz hissetmistim o gunlerde. Ya Deniz'in nufus kagidi gelmezse, pasaport cikmazsa, giedemezsek kalirsak'a feci takmistim. Deniz'i gorecek gozum bile yoktu. Annem sen lohusasin hadi yat diye beni odama gonderiyordu, uyuyamiyor bebek ha agladi ha aglayacak diye surekli kulak kesiliyordum. Hic istahim yoktu, cok kilo vermistim, uzerimde ciddi anlamda igrenc bir koku vardi ve dogum dikisleri yuzunden simide oturuyordum. Uzerimdeki acayip kiyafetler sut yuzunden birden islaniyor, bebegin emecegi zaman ise sut olmuyordu. Gece 3 saat aralikla kalkmalarim sanki 10 dk gibi kisa geliyordu. Uyku yetmiyordu, gunduzleri gecmek bilmiyordu, ben cok mutsuzdum. Deniz arabasinda agliyor, koltugunda agliyordu. Aksamustleri bir turku tutturmustu tam Orkan'in gelmesine yakin basliyordu 2 saat gibi suruyordu, sonra bir sekilde uyuyor biz de siziyorduk.

O gunler hic ama hic bitmeyecek, hep sikilacagim, hep uzgun ve dertli olacagim, kotu kokacagim saniyordum.

Sonra bir baktim Deniz 1 yasinda oluvermis gecen gun. Ben de inanamadim. Hala Deniz geceleri yemek yemege kalkiyor ama onun disindaki hemen hemen hersey degisti. Laftan anlayan, bizi taniyan, yurumeye baslayan bambaska bir cocuk var artik bu evde. Yine gidiyoruz Istanbul'a bu sefer daha planli yapilmis bir bavul, iyi umutlar ve sakin bir kafayla. Umarim iyi gecer yolculuk ve de tatil. O sefer besikte misil misil uyuyan 40 gunluk bir bebek yerine 12 saati bu sefer koridorda yuruyen bir 1 yasindayla gecirecegiz sanirim. Umutsuz olup kotu kokmaktan kesinlikle daha iyidir diye kafaya takmiyorum bunu da. Bon Voyage
*Bu sarkiyi pek severim

12.07.2012

Goz acip kapayincaya kadar

Onbir aylik bir bebegin altini degistirmek ne kadar zor olabilir degil mi? Birkac km bisiklete binmis kadar ter icinde kalmak, ya da evi bastan asagi temizlemek, sicakta 10 gomlek utulemek gibi birsey iste. Oysa ki Deniz donmeyi ogrenmeden once hersey ne kadar da kolaydi ama bilmiyordum. En zor hayat benim, gecede 3 kere uyanan bir bebek asla buyumeyecek saniyordum. Hayatin dipsiz kuyularina girmisim bir daha cikamayacagim diye kesin kararimi vermistim. Bir daha esofmanlardan kurtulamayacagim, kesin kel kalacagim, asla buyuyen bebege kati mama yapamayacagim, O'nu alistiramayacagim saniyordum.

Parklarda, bahcelerde buyuyor Deniz ve hala ayakkabi giydirmemekte kararliyiz.
Gunler haftalari aylari getirdi ve bizim Deniz 1 ay sonra 1 yasinda olmaya hazirlaniyor benim hicbir zaman sahip olamayacagim enerjisiyle. Bazen odanin kosesine oturuyorum ve O'nun bitmek tukenmez bilmeyen merak ve enerjisi gayet zavalli bir sekilde seyrediyorum. O'na yetismeme imkan yok. Sabah 6.30 gayet derli toplu olan bir ev, 8.30 gibi hallac pamugu gibi atilimis oluyor. Zaman zaman kucuk diye sikayet ettigimiz evimin kucuk olmasindan cok memnunum artik hem de cok. Aniden ortadan kaybolabilen Deniz'e birkac adimda ulasabilmek ve darmadagan evi cabucak toplayabilmek en buyuk luksum artik benim, balkondu, havuzdu, ikinci banyoydu istemem kalsin.

Insanlarin gelisimini bebeklerde seyretmek cok hos ama. Bir zamanlar cok cok zamanlar once yani kendinin oyle oldugunu bilmek hele ki ama hic hatirlayamamak da bir o kadar kotu. Deniz cekmeceleri karistirdiginda cok mutlu oluyor, icindekileri tek tek gosterip yere indirdiginde keyfine diyecek yok. Altini degistiriken kacmasi O'nu yakalamk icin bizim pesinden kosmamizdan cok egleniyor ama hic bunlari hatirlamayacak. Ben de arada bir deftere not tutuyorum, ileride okusun, gulsun, dusunsun diye. 1 yil once neredeyse oyle uzaklara dalip bakan 3kilo 300 gramlik gazli bebek simdi bizimle dalga geciyor ya ileriki yaslarini dusundukce bir dehset duygusu gelip geciyor. Bekleyelim de gorelim.

27.06.2012

Haciyatmaz

"Nesi var simdi bu bebege bakmanin yatir kaldir kukla gibi, bundan sonrasi asil zor olan, yuruduydu, okuluydu" dedi bir aile buyugumuz Deniz daha 1.5 aylikken mor gozlerle etrafta dolasan bana.

Deniz yakinda 10 ayini bitirecek, bana gore kocaman kiz oldu bile ve aile buyugumuz kesinlikle hakli. Donmeye basladigindan beri gozumuzu uzerinden eksik etmemeye calistigimiz minik kiz artik emeklemekle kalmiyor, tirmaniyor, tutunarak yuruyor, cekiyor, kanape altlarinda oyuncak ariyor anahtar yiyiyor vesaire. Gozumuzden ote her organimiz onun uzerinde.
Daha kucukken biberon ve avanesi yuzunden dagilan mutfaga artik oturma odasi yatak odasi ve tuvalaet eklendi. Tuvalette anahtar, yatagin icinde buz kabi ve dis macunu tupu, salonda makyaj cantasi, benim cantamda ise limon bulunabiliyor. Cekmecelerden hirsla butun giyim kusam firlatilip hinzirca gulunebiliyor. Elinde ne varsa yatagin arkasindan gozumuzun icine bakip gulerek asagiya atip sonra da alkis yapiyor.

Uyutmak ve banyo yaptirmak, alt degistirmek ve giyinme islemlerinin yaninda toplama cikarma kadar kolay artik zira alt degistirmek cebir gibi birsey oldu son zamanlarda. Iki kisi banyo sonrasi zar zor Deniz'i evde buldugumuz o gun ona degisik gelebilecek birseyle (okuma isigi, dondurma kasigi, limon, elma) oyalayip kanter icerisinde donme, cekme, tekrar donme ve kacma eylemlerinden firsat bulup altini baglayip ustunu giydirip yataga koymaya calisiyoruz. O yattiktan sonra perisan halde yemek hazirlayip yemege oturuyoruz. Talan durumdaki evi toplayip kanapelere atiyoruz kendimizi.

Simdi asil yurusun o zaman isin var diyorlar. Parklarda, bahcelerde, kafelerde, diskolarda goruyorum hic durmadan kacan yeni yuruyen ve pesinden bitap sekilde kosan ana babalari. Isimiz var gercekten ama asil isimiz okul zamaniymis ona da 2-3 yil var daha, o zaman ben bari bugunlerin keyfini cikarayim.

18.06.2012

Eğitim Şart


Nicedir yazamadım blogumuza. Vakit olmadı diyeceğim, doğru değil, işler çok yoğundu diyeceğim, yok o da değil (yoğun da sebebi o değil), içimden gelmedi bir türlü yazmak. Nasıl bir hissiyatsa bu her zaman benim kapıma uğramıyor. Madem blog var, her şeyi yazmak da olmuyor. Değecek şeyleri aktarabilmek gerekiyor ki, sanırım bu akşam az, öz ama benden bir şeyleri aylar sonra yazabileceğim gibi hissediyorum.

Serhan'ın Ege'ye yaptığı ev, biraz küçük ama idare ediyor

Şu anda Ege haftada 3 gün, yarım gün oyun grubuna gidiyor. Okula gönderilen defterinde öğretmeni bana o gün neler yaptığını yazıyor. Genelde top havuzunda serbest zaman geçirip, hamurdu, legoydu oyunlarla eğleniyorlar. (Bu arada yuvanın facebook sayfasında ara ara çocukların fotoğraflarını çekip yayınlıyorlar. Ege’nin 9 aydır sadece 1 adet bulanık bir fotosunu koymuşlar, bu konuya da değinmeden geçemedim gördünüz mü?)




4artı4artı4 (peki ya çocuklar)=? sonrasında biz karalar bağladık. Daha okula çoook var diye hiç düşünmediğimiz Ege’nin eğitimi ne olacak sorusunda takıldık kaldık. Bizim oğlan doğum tarihi sebebiyle seneye Eylül’de ana sınıfına başlamak durumda. Hal bir anda bu duruma gelip dayanmışken, biz de kendimizi okul araştırırken bulduk.

Kendi eğitimimizin üzerinden uzun yıllar geçtiği için şu anda okullar nasıl, bizim zamanımızdaki iyi okullar hala iyi mi, devlet okulu mu olsun, özel okul mu, devlet okulu olsun tabi, biz maailecek devlet okulunda misler gibi okuduk, üniversitemize de gittik, eee ama ikametgah mı tutmadı şimdi sizin okula, peki o zaman biz bir taşınıp gelelim hemen, ooo sizde de kura mı var, şanslıyızdır biz, kesin çıkarız kura da, o da mı olmadı, peki özel okul olsun, kura filan yok ya hani, özel okula tüm paramızı vereceksek bari en iyi olanlardan biri olsun, ne o oradaki rakam özel okulların senelik ücreti mi, şakaaa olmalı, biz iyisi mi 2-3 iş daha bulalım.

İşte aynen böyle hissediyorum. Bu çocuk öyle ya da böyle okuyacak tabi ki ama onun sağlayabileceğimiz en iyi eğitimi alması için ne gerekiyorsa yapacağız, bu da burada kayda girmiş olsun. 

1.06.2012

Dumur




Hic asiri muhafazakar olmadim. Tek cocuk olmanin verdigi ya da karakterimden gelen asiri konuskanlik ve disari donukluge ragmen cekingenlik, kirilganlik ya da ne bileyim fazla duygusal olmamdan kaynaklanan bir herseye kolay atlayamama, kabul edememe hatta kuralcilik gibi seyler muhafazakarlik gibi gozukse de esnek oldugumu dusunuyorum ozellikle bu ulkede daha cok ogrendim. Hic dindar da olmadim. Dua ederim, batil sacmaliklarim da vardir arada ama bana secilen dinin gereklerini yerine getirmiyorum. Dindar bir anneanneyle buyudum, hem de cok dindar diyebilecegim birisiydi. Ama hic muhafazakar olmadigini da rahatlikla soyleyebilirim. Kizini liseden sonra okuyacak deyip evlilik tekliflerini reddettiren, kocasiyla kendisi icmese de raki sofrasina her aksam oturan, kendine ozel diktirdigi mayosuyla denize giren, evlendiginde kocasi istedi diye basini acan, daha fazla bakamayacagini dusundugu icin bir tane cocuk yapan cok dindar bir kadin buyuttu beni. Hic beynimi yikamadi, dini uzun uzun anlatmadi, sunu yapma bunu yap demedi. Hep iyilik yapmaktan yana oldu, sokaktaki cicek satandan, tren istasyonundaki biletci ablaya kadar tanidigi, eline dokundugu, agzini tatlandirdigi insanlar oldu olene kadar. Ben de bilincaltima islenmis olarak dindarligin iyilik ve insan sevgisi oldugunu ogrenmisim bunca yil.
 
Dindarlik esittir muhafazakarlik degildir yani benim icin. Muhafazakarlik turbanli diye bir kadini komsu olarak  istememek oldugu kadar,  Ramazan'da denize giriyor diye baska kadina kotu gozle bakmaktir da ayni zamanda. Bu ulkede giyimi kusami, yasam tarzi "bizimkilerin" hayat tarzina uymayanlara yapilan irkciliktan da hep nefret ettim. Herkes istedigi yerde yemek yeyip istedigi yerde oturup, tatil yapma istedigiyle evlenme, istedigi arabayi kullanma -cip kullanmak en cok bronz tenli ve roflelilere verilmis bir hak olmalidir Istanbul kast sisteminde hala -hakkina sahiptir, olmalidir. Amerika'da yillarca siyahlara yapilan ayrimciliga benzettik Turkiye'deki durumu uzun sure. Tam artik biraz daha insanlar sevecen oldu dedigim vakit garip garip seyler ortaya cikti. Asiri muhafazakarlik ayrimcilik, birden ortaya atilan fikirler, yasaklar, konusan ve dusunen herkese karsi bir acayip nefret ve muhalafetle ishal olmus gibi ortaya caart diye dokulmeye basladi. Bir cuval incir ciddi anlamda berbat oluyor hizla. Once gencler, sonra azinliklar sonra iscilerden derken sira kadinlara geldi. Zulum edilirken, zalime donusmek guc elde edince demek boyle oluyormus.
  Leman Dergisi "Her Kürtaj Uludere'dir" Kapağı
Basli basina itilme kakilma nedeni kadinlik simdi de resmi yollardan daha da itilip kakilmaya baslanacak. Kadinlarin bedeni kendinedir deyince, sadece cinsel ozgurlukten mi bahsediliyor saniliyor acaba? Istedigimle istedigimi yaparim midir kendi bedenim hakkinda soz sahibi olmak istemek demek. Yatarim kalkarim, hamile kalirim, ister dogururum ister dogurmam mi demek anlasiliyor acaba? Tecavuz bebegine de devlet bakarmismis, kadinin ne hislerle 9 ay o bebegi tasiyabilecegi acaba hic dusunuluyor mu? Devlet hayatta olan cocuklarina nasil bakiyor ki tecavuz sonucu dogan bebege de bakma ustun iyiligini gosterecek? Bu asiri muhafazakarligin belden asagiya olan takintisi nedir? Dindarlikla alakasi olmadigini dusunuyorum bu takintinin ben. Beyindeki asiri kapalilik yani muhafazakarlik dini kullanarak insanlari (kadinlari) cinsel sekilde istismar ediyor.  Korkutma, ayiplama,taslama, yasaklama, kapatma, kirbaclama, gerektiginde aile ici istismar yoluyla erkekler bu durumu bir guzel kullanip, her turlu siddetle kendi bastirilmisliklarini tatmin edip sen de kuyruk sallamasaydin klisesiyle uzerini ortuveriyor. Muhafazakar olmanin en uc boyutunu da gecen gun duydum ki dumur oldum . Turkiye'de bir grup iyi insan sutu olmayan kadinlarla sutu olan kadinlari iritibata geciriyor ki sutu olmayan annelerin bebekleri de anne sutu alabilsin. Bunun sut kardesligi dogurabilecegini dolayisiyla da ayni memeden emenin evlenmesinin ensest olacagini dusunen beyinler oldugunu duydum. Bunlari dusunen zihniyetlerden Allah bizi uzak tutsun, herkese biraz daha akil versin, yari cahillikten ki cahillikten cok daha fecidir ve asiri muhafazakarliktan korusun. Amin

 Resmi http://www.fletcherarmstrongblog.com/tag/womens-rights/ 'sitesinden alip kullandim

15.05.2012

Bir yeni annenin Anneler Gunu ile imtihani

Ilk anneler gunumuzu kazasiz belasiz bol bas agrisi ve yorgunlukla atlatabildik sevgili mamalar ve papalar. Sanki cok onemli bir gunmus gibi ben de Orkan'a unutmuyorsun degil mi diye manevi bir baski uyguladigim Anneler Gunu icin Orkan da bugune kadar hicbir yasgunu, yildonumu gibi gunlerde yapmadigi jestler icin ugrasmis, dusunmus sagolsun. Annelik kutsalmis demek ki O'na gore de ya da ileride ben Deniz'e sikayet ederim diye korkmus olabilir.

Biz de bu memlekette gelenek oldugu uzere Anneler Gunu brunch'ina katilmaya karar verdik ailecek New York'ta bir yerlerde. Insanlarin kucucuk bir masa icin birbirine bile yiyebilecegi Anneler Gunu brunch'i icin yeni annelerin restoran sahiplerine nasil da yalvardiklarina yakinen sahit olmuslugum ve de icten ice garipseyerek gulmuslugum vardir. Brunch yapilmasi mecburi olan bu gunde biz giyindik kusandik, 30 derece havada gittik bir yere. Daha yemeklerimiz gelmeden Deniz kakasini yapti ikina sikina masada. Baslamadan yemege degistirmeye gittik geldik, yemeklerimizi yedik mi yemedik  mi pek anlamadik bu sure icerisinde zira Deniz, masada ne var ne yoksa ele alma, sonrasina agza alma ve de final olarak yere atma rutiniyle devam etti gunluk masa egzersizlerine. Restorandakilerin ne sirin bebek, anneler gununuz kutlu olsun, bak buyuyorlar merak etme tadini cikar tezahuratlariyla mutlu olsak da yemegimizi yiyememenin, sogumus kahvemizden yudumlamak isteyip de becerememenin sikintisi icinde dolanip durduk masanin etrafinda.

Prospect Park Brooklyn



Buradan sonra Brooklyn'e gidelim degisiklik olsun dedik ve de arabada Deniz'in gunes kremini bir yerlerde dusurmus oldugumuzu fark edip yollarda dogal krem satan eczane arayisi icinde gecti saglam bir yarim saatimiz. Onu da bulup aldiktan sonra Brooklyn'e vardik. Central Park'in kucugu ama en az o kadar guzel olan Prospect Park'a girdik. Ben az yuruyup hemen oturmak niyetindeydim zira anneler gunune ozel daha bir sik ayakkabilarimla cok da rahat degildim. Ne olur ne olmaz diye cok gelismis annelik icgudumle almayi akil ettigim parmak arasi terliklerimi parkta yanima almayi akil edemeyip bagajda birakmistim. Orkan kolunda kocaman bebek cantasi bir hayli uzakta olan golun kenarina gitmek istiyor ben slingte bir Deniz, tepemde 30 derece gunes, ayagimda parmaklarimi  tahris eden espadrillere ikina sikina yuruyordum. Neyse ki Orkan'i yakin bir yerlerde oturmaya ikna ettim bir sure sonra, yerlere yayildik resim cektik, dinlendik, Deniz cimlerde oturdu ama benim karnim acikti aniden ve siddetle. Haydi bakalim kalktik bu sefer bende ici biberon, bez, yedek yiyecek giyecek dolu koca canta Orkan'da uykusu ve viziltisi gelmis bir bebekle parktan cikip restoran aramaya. Onu da bir yarim saat sonra bulup, o restoranin da yer ve masalarini ekmek, kagit, catal, kasik, bardak ve menulerle hallettikten sonra eve donmeye koyulduk.

Benim basimda kocaman bir agri, yorgun, ac ve kirli bir cocukla eve vardigimizda aksam olmak uzereydi. Eve geldigimde dayak yemis gibiydim. Bebegi yediren, giydiren ve uyutan, obur dunyada meleklerin kesin kendisine su tasiyacagina inandigim bir baba sayesinde ben de biraz uyuyup dinlendim ve de ilk anneler gununu boylece atlatmis olduk. Fakat bu Orkan'i kesmemis olsa gerek ki Brooklyn Koprusu'nun altinda durmayip, resim cekmedigimiz icin hayiflaniyordu bu aksam. Kendisini duymamazliktan gelip yarin baslayacagim Dukan rejimi icin tariflere bakmaya devam ettim. Bundan sonraki anneler gununu pijamayla cimlere serilip, piknik cantasindan aksama kadar otlanarak kutlamayi tercih edecegim mumkunse diye aklimdan gecirdim.