10.04.2012

Hic bunlari dert etmeye deger mi? Evet hem de cok.

Bu kadar mi kotu insanlar olduk? Vicdansiz, cikarci ve hatta ruh hastasi? Bu kadar mi gozumuzu para burudu insanlara hormonlu, antibiyotikli, ilacli, boyali ve hatta zehirli yiyecekler yedirecek kadar? Kanser yapacak, oldurene kadar surundurecek kadar? Hayatin anlamini bu kadar mi kacirdik bu kadar mi aciz ama midesiziz? Benim aklim hic ama hic almiyor. Bir roportaj okudum Vatan Gazetesi'nde "Saglikli diye yediginiz tavuklar, tavuk degil" diye. Daha yumurtadan cikar cikmaz civcivlere antibiyotik veriliyor, etlendirilmek icin kipirdatmadan yetistiriliyor ve oyle etlendiriliyor ki kemikleri gelismiyor. Elinize aldiginiz zaman tavuklarin kemikleri kiriliyor. Danalara demir verilmiyor etleri daha pembe ve kiymetli olsun diye ve zavalli hayvancagizlar demirsizlikten bulunduklari yerdeki pasli demirleri yaliyorlar. Otlara sikilan ot ilaci agaclara geciyor ve oradan da meyveler yoluyla bizim sistemimize. Daha anne karnindaki bebeklerde tarim ve ot ilaclari var. Bebeklerin gobek kordonunda kac cesit zehirli madde bulundugunu hamileyken okudugumda inanamamistim. Tarim ilacini tavsiye eden ziraat muhendisleri icinde de tarim ilaci bayiileri varmis.

Doktorlar insanlari gerekli olmadigi halde ameliyat ediyorlar ozellikle cok gelismis ulkelerde. Sirf kendi kiymetli vaktinden calinmasin, bayram tatilinde doguma cagrilmasin, sigortadan uc kati para alsin diye hamile anneyi korkutup sezeryan yapmayi oneren ve yapan doktorlarin sayisi akil almaz derecede artiyor, benim cevremde saysam en az 10 anne bulurum. Biz eger doktorlara, muhendislere ve devletimize inanamazsak, guvenemezsek ne yiyecegiz, ne icecegiz, hangi tedaviye inanacagiz? Ya o doktor o tedaviyi sadece kendi cebini doldurmak icin oneriyorsa, o ilaci sirf ilac sirketinden bir anlasmasi var diye bize iciriyorsa?



Insanlar Turkiye'de cocuklarini parasizliktan tedavi ettiremiyorlar, kucucuk Dila bebek ender gorulen bir hastalik yuzunden kasintidan, acidan duramiyor ve yardim bekliyor, bizler ise sirf hosluk olsun diye ekmekten yapilmis corba kaselerinde corba icip sonra da o ekmeleri cope atabilme umursamazligina sahipiz ya da tatil koylerinde, dugunlerde yuzlerce tabak gorgusuzce didiklenmis yemekler rahatlikla coplere gidiyor nasilsa parasini verdik kim karisir kafasiyla.

Ben Deniz dogduktan sonra zaten cok rahatsiz oldugum bu konulara biraz daha kafayi taktim. Cunku Deniz'le birlikte cevreye verdigimiz zarar en azindan kirli alt bezleriyle oldukca artti. Daha baska bir dolu seyle karbon ayakizlerimiz dunyamiza bir guzel birakiyoruz fazlasiyla. O nedenle ben de kendimce dikkat etmeye, daha az yemek atmaya, copleri geri donusturmeye, elektrik ve suyu az harcamaya yonelik okyanusta damla misali calisiyorum. Deniz ogrensin istiyorum, takdir etsin ve anlasin. Insanlarin cop karistirdigini, kuru ekmek icin adam bile oldurecek kadar ac oldugunu, bir bidon su icin kilometrelerce yol yuruduklerini bilsin istiyorum. Aslinda ben Deniz'i alip bir koyde, dagda, Kazdaglari'nda mesela bahcede yetistirdigimiz dogal domateslerle, yumurtalarla, havaya egzos gazi vermeden sadece pedal cevirerek, hamaklarda sallanarak bu umursamaz, bencil, gorgusuz, acgozlu, para ve gosteristen baska bir halta yaramadan dunyayi isgal edip, kaynaklari tuketen sacma insanlardan uzak yasamak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder