6.03.2012

Yorgunluk mu, O da Ne ?


Yaklaşık 2 haftadır bu yazıyı bitirmeye çalışıyorum ama yoğun yorgunluktan bir damla güç bulup da oturup yazamadım. Uzun lafın kısası hayat pek kolay değil, yaşamın içinde bata çıka herkes kendince bir şeylerle mutlu olabilmek için çabalıyor. Depresif başlangıçları hiç sevmem ama sanki hayat geçmiş zamanda bir yerde takılmış kalmış, ben de onu geri getirmek için çektikçe çekiyorum ama ne gelen var, ne de gelecek olan sanırım. Umut güzel tabi, hiç kaybetmemek gerek, evet güzel günler gelecek, çok şükür tabi ki gelecek. Hiç şüphem yok ki kesin gelecek. Aylar oldu, niye gelmiyor ya, yook sorma öyle şüphelenirsen gelmez, sen umudunu sakın kaybetme, hep iyi düşün iyi olsun, yaşasın karma, bak bugün kuşlar da şakıyor, havada sanki sıcak gibi, ulan nerede bu hala gelmiyor, yoksa gelmeyecek  mi???

Depresif olmamak gerek, dinç olmak, sağlam vücuttaki zihinle harekete geçmek gerek. Ama itiraf etmem gerek ki çok yorgunum.

Bu Boyutta olmasa bile çözümsüz değilim;

Diyorum ki insanlar için de şarj aletleri olsa, kendimizi bağlasak bu alete, bir yandan iş yaparken şarj olsak, güzel olmaz mıydı? Böylece uykuda geçirdiğimiz zamanlar da bizim olurdu. Ya da günler 48 saat olsa, hatta zamanı dondurabilseydik.

Gelelim gerçeklere;

Ben kendimi planlı bir insan sanırdım, ama en planlı halim bile o kadar plansız ki artık. Ege’den sonra aklım başımdan gitti, yok aslında aklım çok başımda, sanırım gücüm benden gitti. Aslında gücüm de eskiye oranla çok daha fazla kullanabildiğimi biliyorum, çok iyi biliyorum ki, şu an ki tempom Ege’nin doğumundan önce bende olsaydı, evde yıldızlar parıldar, sürekli yeni şeyler öğrenir dururdum.

Şimdi derinden donduran gerçekler;

Anne olduktan sonra ertesi günün işleri kotarabildiysem, ev halkı aç kalmayacaksa, ütüler dağ boyutuna ulaşmadıysa, çamaşır sepeti henüz taşmadıysa süperim diyorum kendi kendime. Derin dondurucu sen ne yüce bir aletsin ki, sen yoksan halim harap olurdu. Şu anda saat 22:10. Evden canlı canlı durumu iletiyorum. Serhan şu anda Ege’yi uyuttu, yanından geliyor. Ben de mutfağı toparlayıp, çamaşırları astım, Serhan’la eş zamanlı olarak salona geldim. Yarın Ege okulda olacak, o yüzden öğlen yemeğini kurtardık. Yoksa şimdi yemek zamanı olmalıydı. Hep beni kurtaran derin dondurucudaki köfteler de yarın akşamın yemeği olacağı için de ben şu anda bu yazıyı bi-ti-ri-yo-rum.

1 yorum:

  1. Kusum belki guzel gunler geldi de biz goremiyoruz. ben de cok yorgunum ama unutmaya calsiiyorum ve komik birsey soyleyecegim hatta trajikomik. Insanlar diyorum gecelerce cephede savasabilme gucune, doktorlar 3 gece ustuste acilde hastalara bakabilme, anaokulu-kres ogretmenleri onlarca cocukla ilgilenebilme, anneannelerimiz o yasta bize bakabilme, ve daha onceleri birden fazla cocukla camasir -bulasik makinasiz, sobali, kagit bezsiz evlerde cocuk buyutebilme gucune sahipseler sanirim ben de bir cocukla sicak evimde, teknolojinin nimetlerinden faydanalarak ve de sabirli iyi niyetli bir kocanin da yardimiyla basa cikabilirim. Bunlari dusunmek bana guc veriyor, iyi niyetli olmaya calisiyorum,. Guzel birsey okuyup dinleyip kendimi sarj ediyorum yoksa baska sarj aleti yok maalesef :))

    YanıtlaSil