24.02.2012

80'ler biz, Adile Nasit ve bugunku buyuk yalnizligimiz

Deniz'den firsat buldukca internetten dizi seyrediyorum. Ama asla ve asla ic karartici olanlari degil, cok sikildim onlardan, Fatmagul, Hurrem, Feriha bombardimanina Turkiye'de yaklasik 3 ay yakalanip zaten uzatmali lohusaliktan hafiften kararmis icimi iyice kararttim aksamlari. Benim son gunlerde en cok hosuma giden TRT'deki Seksenler dizisi. Kendime oyle yakin buldum ki o diziyi.
Ben aslinda 80'ler degil daha cok 90'lar cocuguyum. 80'leri iyi hatirlamama ragmen daha cok bilincli oldugum donem 90'lardi. Ama dizideki hersey de benim hatirladigim 80'lere oyle yakin ki.

Evimiz kaloriferliydi, misafir odamiz yoktu ve her zaman salonda otururduk ama eve bir kis soba kuruldugunu cok iyi hatirliyorum sanirim gaz sikintisi vardi ve o yaz biz Akcay'a araba ile giderken ben pencereden arabalara benzin var mi diye bagirdigimi hatirliyorum. Eurovizyon ve Ajda Pekkan'in Petrol'u sanki 10 yil once gibi bana ve Cetin Alp'in Operasi da. Evimizin uclu uzun bufesinin soyle havali acilan aynali ve icinde cesitli ickileri olan bari vardi. Sehpanin uzerinde porselenden kapakli sigaralik dururdu ve misafirlere sigara tutulurdu, yaninda ise yine misafirler icin ayrilan ama benim yedigim sekerlikte ici portakalli ve uzumlu cikolatalar vardi . Misafirlere anneannem guzel sisesinden gidip tuhafiyeden doldurdugu kolonya tutardi ve misafirlere islemeli pecete verilirdi cay ikramlarinda,  o zamanlar kagit pecete daha Turkiye'ye gelmemisti herhalde:) Kagit peceteler ender olarak bulunur misafirlige gidilen evlerden toplanir koleksiyon yapilirdi.

Arabalar Murat 131 ya da 124 ya da Renault'du, cok buyuk Mercedes'ler vardi arada ici deri kapli. Mahallemizin cocuklari sokakta kanter icinde top oynar, bizim balkonun ciceklerine topu her attiklarinda anneannem onlari toplarini kesmekle tehdit ederdi. Cocuklar annelerinin baban geldi yemege cabuk ikaziyla eve cikarlar, terlediklerinde komsunun zilini calip rahatlikla su icebilirlerdi. Sardunya, ortanca, sakiz sardunyasi, zakkum agaci nedir bilirdik, komsular birbirlerine bir dal cicek verirdi suyun icinde yetistirmek uzere. Altlari tabakli Afrika menekseleri kalorifer uzerindeki mermerde sulu tabaklarda dururdu. Bakkalimiz cocuklara hediye ciklet verir, sutu Muzaffer abi gugum ile kapiya getirir, yogurdu da tepside satardi. Bozaci gecerdi sokaktan kis aksamlari ve ben her istedigimde annem "Onlar kalmis ekmeklerden yapiliyor olmaz" diye almazdi.  Babam Malboro sigarasini corabinin icinde saklardi hic anlamadigim sebepten. Hangi siyasi partiyi tuttuklarini baskasina soylemem konusunda siki sikiya tembihlenirdim tuttuklari parti de Ecevit'inkiydi alti ustu komunist partisi filan degildi, ancak Demirel'in cikleti yasakladigini duymustum ben anneannemden bu yuzden  bir yil kadar cignemedim, taa ki anneannem tatile gidene ve bana karsi cok yumusak olan annemi kolayca ikna edene kadar.
Haftasonu sosyallesmek icin gittigimiz tek yer Bagdat Caddesi'ndeki iskenderci Idris Kebap ve yerken agzimizin ne kadar cirkince acildigi konusunda elestirilerini hic esirgemeyen anneannemin sevmedigi su anda yerinde Starbucks olan Kristal Bufeydi.yaz haftasonlarinda adalara gidilir, faytona binilir, Yorukali'den denize girilirdi. Camlarin altinda piknik yapilir, vapurla geri donulurdu.
Bana ayakkabi almak icin Kadikoy'e gidilir, kiyafetler Atalar'dan alinir, et  icin Erenkoy carsisindaki babamin arkadasi Kasap Faruk'a, yumurta icin yine babamin arkadasi olan yumurtaciya ugranirdi.

Apartmanda insanlar birbirlerine helva, asure, borek corek yollar tabaklar bos geri verilmezdi. Sular ve elektrikler siklikla kesilir, kisinti mi yoksa trafo mu atti diye sorulurdu. Trafo ise saatlerce gelip tamir etmeleri beklenirdi, kisintiysa zaten uzun sure gelmez, bakkaldan alinan uzun beyaz mumlar evlere ve apartman katlarina yakilirid. Asansorde mutlaka birisi kalir, o kurtailana kadar butun komsular birrada kalana destek verirlerdi. Evdeki sigorta kutusu da sarmaliyidi, sigorta evde iki elektrikli alet calistiginda hep atar babam cikar sigortayi tamir ederdi. Televizyon anteni catidaydi ve bircok aksamlar karli goruntuden catiya cikilir ve basarisizlikla geri donulurdu. Dallas ve Kunte Kinte (Kokler) en buyuk eglenceydi, Adile Nasit uykuya yatarken benim adimi da soylesin diye bekler her seferinde hayal kirikligina ugrardim. Haftasonlari cocuk tiyatrolarina gotururlerdi beni, Hurriyet cocuk klubunun gosterilerinden birinde Adile Nasit'in basimi oksamasi ismimi televizyonda saymamasini affettirmisti.
Aylar belki de yillarca baglatilmasini bekledigimiz telefonumuz kirmizi ve cevirmeliydi, uzerinde ucgen ortu vardi, arada telefon acmaya komsular gelirdi.

Kizlar hatira defteri tutar, kalbin kadar temiz bu sayfaya diye baslayan yazilar yazarlardi bu defterlere. Okulun onune bana kesinlikle yasak olan rengarenk seker macunlar satan macuncu gelir, baska bir tezgahta emzik seker, leblebi tozu gibi son derece cazip baska cok zararli seyler satilirdi. Bizim okulun servislerinden biri hep keske ben oyle gelsem dedigim faytondu. Birkac arkadasin bu faytonla okula gelmesi benim icin su an bile cok cok cazip birsey itiraf etmeliyim.

Pazar gunleri yikanma, onluk ve yaka utuleme gunuydu. Okula beslenme goturulur, ogretmenin kokulu-yagli yiyecekler getirilmemesi ikazina uyulurdu. Muz cok ozel bir meyvaydi, cok kisinin evine pek girmezdi, okula goturulup arkadaslarin caninin cektirilmemesi esasti. Okulda kaloriferlerin yanmadigi cok olurdu, arada itis kakis siraya girilir tek bir igneyle hepimize asi yapilirdi, ara sira bit taramasi olurdu. Her gelir grubundan cocuk birlikte okur, ucurum nedir pek de bilinmezdi, varoslar patlayacak akin akin evlerimize gelecekler cumlesi ise hic duyulmamisti.

Simdi dusunuyordum da Deniz ve onun yas grubu hangi donemi hatirlayacaklar bizim yasimiza gelince? Ne diyecekler 2010'lar- 20 ler pek de guzeldi Twitter, Facebook vardi insanlar ne guzel de oradan haberlesirlerdi, eslerini arkadaslarini online bulurlardi, evlilikler de soyle upuzuuun bes yil kadar surerdi, sahane sutler vardi aylarca bozulmayan, kocaman domatesler ve cilekler vardi kis mevsiminde memeli memeli, tavuklar da birgunde buyur onlarca yumurta veriyorlardi mi diyecekler?

Bugunler nasil hatirlanacak o gunlerde? Hala Beatles dinleniyor olacak mi mesela? Elvis Presley'in evine yine dogumgununde ziyaretciler akin edecek mi? Ajda Pekkan hala dipdiri ve tas gibi mi olacak? Erdogan da Demirel gibi inip inip cikmis olacak mi yonetim koltuguna ya da bir gay basbakanimiz olacak mi herkese cok normal gelen? Deniz diyecek mi, anne ya gaylere evlilik izni o zaman Turkiye'de yokmus inanabiliyor musun geriligi ayrimciligi ya da o zaman disarida embriyo gelistirip suni rahimde bebek yapilamiyormus ne kadar da geriymis tip filan gibi. Daha da onemlisi umutlu ve mutlu mu olacaklar mi O'nlar buyurken? 30'lu yaslarinda cocukluklarini yani bugunleri, bundan sonrakileri hatirlarken kocaman bir yalnizlik mi vardi hep ekranlarla avundugumuz diyecekler yoksa cok mutluyduk hayat kolay ve guzeldi mi diyecekler. Ben o gunleri yani 80'leri tum yokluga, zorluga, kargasaya, kavgaya, kisintiya, kesintiye, Demirel'e ragmen cok guzel hatirliyorum. Bildiklerim, biriktirdiklerim, hafizam ve sevdiklerimle baglarimi o gunlere borcluyum umarim benim kizim da ayni duygularla bugunleri hatirlar.

80'ler dizisinden bir kare ve Nil Burak Birisine Birine Asik Oldum Birisine sarkisi








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder